Kütüb-ü Hayat [#Anlarken]
Derin ve kadim koridoru bir çırpıda geçmek istiyordu. Her adım atışında daha da daralıyor ve
alçalıyor gibiydi. Sakince yeni yol almayı denedi. Tükettiği büyük bir erdemdi bu.
İlerledi ve tozlanmış raflar arasındaki, ilk üç cilde göz atıverdi. Hepsi kendi içinde bir dolanım
yaşıyordu. Yaprakların ağırlığı, matrahları ile açıklanabilirdi.
Tahta ile cam ahengine teslim bu büyük pencereli ve tozlu kütüphanenin, standlarındaki anıları yeni baştan yaşamaya, hiçbir kalbin gücü yetmezdi. O yüzdendir ki buraya sadece ilgili anının ziyaretine gelinir, gerek görülürse, bir kaç mecmuaya da göz atılır ve çıkıp gidilirdi.
Zaten ne vakit buraya yolunuz düşse, bedeninizi nereye bıraktığınızın bir önemi yoktu. Sorun, buraya gelmek veya gelmemekti.
Burası bir çözüm vaad edemezdi. Çünkü arşivler ancak, durağanlıklarının misafirlerine, değişmez ve
değişemez hikayelerini yeniler, bazen ziyaretçinin arzusuna göre, yaşlayıp başlamalarına ya yeni detay ekler-ki buna geçmişten anlam türetmek deriz- ya da es geçerek gönül hoş ederlerdi.
Çocukluğunun marazi saflığında bunalan delikanlı, safsızlaşmakla tanımamanın tamlığına haiz olarak başlamıştı, gözden geçirmesine.
Her detayı bulabilmek güzeldi, ‘’Yaşlar’’ rıhtımında, binanın. Kendine münhasıran yükselen raflar,
gerekli gereksiz demeden 365'e saygıyla doldurulup, sahnelerindeki yerlerini
alıvermişlerdi,almışlardı, alacaklar ve orada mıhlanacaklardı.
Annesinin kütüphanesine gitmeyi düşündü bir ara. Ne temizdir ne yazık ki dedi, içinden de. Orada bir tadilat bile yok, aynı süratle ,benzer oyunlar hep sahnede. Değişmez senaryoları, yılmaz iklimleriyle, annesini yutacak ve bizden alacak kadar gerçekler.. solmamışlar, ağlanmamamış,
ağlara teslim olmamışlar…
En ebruli kısmına iştikal ediyordu bayadır. Dört büyük roman’ın beklediği… Romanların başı, sonu,
kaleme alınışı değildi esas. Esasisiye, kalpteki izlerden müsebbibti.
Bekledi, kapattı sonuncusunu. Son vakitlerindeki, açılıp kapanmalarından, yalama olmuş cildini okşadı son kez. Bu sana son dokunuşum değil dedi içinden. Olmayacaktı. Ancak yine mi nisyan ile malul olur sen gibi bir cilde ayılmak?
Kimse gibi o da bilmiyordu. Şimdi, ruhuyla yol aldığı bu hasletten, bedenine dönmeye çabalarken, gözden dökülenler, göğsünde yol buluyordu…
Ve dudağında tek cümle: ‘’Kelime bitti ve kapandı perde’’
2009
(Mortenλoγia di Balsie ‘den alıntılanmıştır.)